“İnsan der ki: ”Öldüğüm zaman , gerçekten ileride diriltilip (kabrimden) çıkarılacak mıyım ?”. İnsan hiç düşünmez mi ki, daha önce o hiçbir şey değilken, onu şüphesiz ki biz yaratmışızdır!” (Meryem suresi, ayetler 66 ve 67 ) İlk insan ve aynı… Continue Reading →
“Mâlik-i Yevmi’d-Din = Din gününün sahibi” Her namazımızda (Fatiha suresinde) okuduğumuz bu âyet-i kerime ile Allah-u Teâlâ’nın “Din günü” nün sahibi olduğunu ikrar ediyoruz. Mâlik: Sahip olduğu şeylerde, dilediği gibi tasarruf ve muamelede (idare ve yönetmede) bulunan Zat’a denir. Arabistanda… Continue Reading →
Cehâlet, bilgisizlik demektir. Cehâletin her türlüsü kötüdür. Örneğin, müsbet bilimlerdeki cehâlet (ilimsizlik) kişileri ve toplumları geri bırakır; onları fakir ve başkalarına muhtaç duruma getirir. Uyduların, bilgisayarların, akıllı füzelerin hakim olduğu günümüz dünyasında temel ve uygulamalı bilimlerde ileri gidemeyen toplumlar, bu… Continue Reading →
Kesret (çokluk) ve bununla övünme günümüz dünyasının en belirgin unsurlarından biri olmuştur. Evlerimiz, mobilyalar, biblolar, v.b süs eşyalarıyla; gardroplarımız elbiseler ve hanımların çanta – ayakkablarıyla; buzdolaplarımız yiyecek ve içeceklerle tıka basa doludur. Marketler (çoğu sağlığa zararlı) hazır gıdalarla doludur. Şehirler… Continue Reading →
MÜKELLEF NE DEMEKTİR? Mükellef kelimesi “külfet” kökünden gelir ki, “bir şeyi yapmakla yükümlü olan” demektir. Yine “külfet” kökünden gelen Teklif kelimesi de “bir kimseden yapılmasında belli bir güçlük ve meşakkat bulunan bir şeyin gerçekleşmesini istemek” demektir. Allah-u Teâlâ bazı emirler… Continue Reading →
Güneş henüz doğmamıştır… Eyüp Sultan Camii her zamanki gibi dolmuş, müminler sabahın saf ve duru sessizliği içinde içinde namazı beklemektedirler… Bir mikrofon tıkırtısı, ardından müezzzin efendi’nin gür sesi camide yankılanmaya başlar: “ Hazret-i Resûl-ü Ekrem ve Nebiyyi muhterem, Sallallahu Teâlâ… Continue Reading →
Kurban, Arap lisanında ka-ra-be kökünden gelen bir kelime olup kurb; yakın olma, yakınlık, yaklaşma anlamınadır. Kurban da Allah Teâlâ’ya yakın olmak, O’nun rızasını kazanmak için kesilen hayvana dilimizde verilen isimdir. Allah-u Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de : “ Rabbin için namaz kıl,… Continue Reading →
İslam tarihindeki ilk muharebe olan Bedir savaşı, Hicretin ikinci yılında meydana gelmiştir. Kureyş müşriklerinin baskı, zulüm ve işkenceleri neticesinde Medine’ye hicret etmek zorunda kalan müslümanlar, başta Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz olmak üzere, orada da yahudi ve münafıklarla uğraşmak zorunda kalmışlardı…. Continue Reading →
Bir müslüman her namazda, yani günde kırk kere “Elhamdulillâhi rabb’il âlemiyn” (= âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun) derken, Allah’tan başka birini daha Rab kabul edebilir mi? Allah’tan başka birini daha Rab edinmek, O’na ortak koşmak demektir ki, şirk’tir. Hristiyanlar Hz.İsa’yı… Continue Reading →
“ Rabbin şöyle emretti: Sadece Allah’a ibadet edeceksiniz. Anne ve babanıza iyi davranacaksınız. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara “of !” bile deme ! Onları azarlama, onlara saygı ile hitap et! Onlara merhamet ederek tevâzu kanatlarını… Continue Reading →
Soru : “Ehl-i Sünnet ve Cemaati bırakıp fırka-i dâlleye girersin.” cümlesini izah eder misiniz, “firak-ı dâlle”yi nasıl anlamalıyız? Yazar: Sorularla Risale, 20-5-2014 Hadis-i şerifte buyuruldu ki : “Yahudiler yetmiş bir (71) fırkaya ayrıldılar, biri hariç diğerlerin hepsi cehenneme girer. Hristiyanlar yetmiş… Continue Reading →
Ehl-i Sünnet ve’l Cemaat demek , Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in ve sahâbe’nin yolunda gitmek demektir. Başka bir ifade ile ehl-i sünnet, İslâm’ın Peygamber Efendimiz s.av tarafından anlatıldığı ve ashâb-ı kiram tarafından anlaşılıp uygulandığı en doğru hâlidir. Zira, Efendimiz… Continue Reading →
© 2024 Ömer Reha Arıkkan — Powered by WordPress
Theme by Anders Noren — Up ↑